Söz

Hobi,Elişleri,Gezi,Doğa,Yaşam,Sanat
Hobby,Handmade,Travel,Nature,Life,Art

HAYATIN CEPLERİNİ BİR SİLKELEYİN HELE,
NELER DÜŞECEĞİNİ BİLEMEZSİNİZ !

Manisa

Yunan kralı Venizalos'un işbirlikçisi olan en büyük vatan hainlerinden mutasarrıf Giritli Hüsnü Bey(Hüsnüyadis) halka,Kuşadası Metropilidi'nden (Hristiyanlıkta bir bölgenin tüm kiliselerinden sorumlu piskopos veya başpiskopos) aldığı haberlere dayanarak Yunanlıların Manisa'yı işgal etmeyeceklerini söyler.İngiliz mümessili de,tasalanmaya gerek olmadığını ,çünkü Manisa'nın işgal bölgesi içinde bulunmadığını iddia eder.
Mutasarrıfın tutumu ve İngiliz temsilcisinin telkinleri, büyük halk kitlesinin onların tarafına geçmesine sebep olur. Bu yüzden Manisa'nın savunulması hususunda gerekli tedbirler alınmaz.
Hâlbuki Manisa’nın silah deposunda çok miktarda top, silah ve cephane vardır. Bunlarla şehrin savunulması pek âlâ mümkün olabilirken Yunanlıların Manisa' ya doğru ilerledikleri duyulduğu vakit, depodaki silahların kullanılması bir yana, bunların Hüsnüyadis tarafından toplanarak Yunanlıların eline geçmesi sağlanmıştır.
Deyim yerindeyse Manisa altın tepsi içinde Yunanlılara peşkeş çekilmiştir. (25 Mayıs 1919)
İşgalden önce 45 000 kadar olan Manisa’nın Müslüman nüfusunun, Manisa’nın kurtuluşundan sonra 15 000’e düştüğü görülür. Savunmasız bir şekilde düşmana kurbanlık kuzu misali teslim edilen Manisa halkı esaslı bir direniş gösterememekle beraber özellikle ilçe ve kasabalarında düşmana kan kusturan kahramanlık destanları yazılır. 
Savunmasız Manisalılardan 3500 kişi yakılmak suretiyle, 855 kişi de kurşunlanarak katledilir. Yunanistan’a götürülen 4500 Müslüman Türk’ten haber alınamaz.
3 yıl 3 ay 13 günlük işgal süresince 10 700 ev, 13 cami, 2449 dükkân, 35 han, 7 hamam, bir çiftlik, 26 bağ evi,1740 köy evi yakılmıştır. (Bu arada insan onuruna yakışmayacak hakaretlere maruz kalan kadın, çocuk ve yaşlıların durumunu anlatmaya kelimeler kifayet etmez.)
5 Eylül 1922 akşamı Yunan taburları, ilk adımda Malta semtini ateşe verir. Halk, bu yangını güçlükle söndürür. Aynı günün akşamı kışla, 6 Eylül sabahı da çarşı ateşe verilir.
Yunanlılar, bizzat işgal komutanı Bagorci'nin emri üzerine Hükümet konağını da ateşe vererek Manisa'dan ayrılırlar.
Çareyi Spil dağına kaçmakta bulan halk, uykusuz ve perişan bir durumda dağda saklanarak canını kurtarır. 
Tam bir asayişsizliğin hüküm sürdüğü şehirde yağmacılık, ırza geçme olayları had safhaya varır.
Türk ordusu Manisa’ya girdiğinde yakılmış, yıkılmış, talan edilmiş, tüm maddi varlığı yok edilmiş ve enkaza dönmüş bir manzara ile karşılaşır.
Geçtikleri yerlerdeki şehir, kasaba ve köyleri baştanbaşa ateşe veren ve halkının çoğunu, camilere ve evlere doldurarak yakıp kül eden, insan onuruyla bağdaşmayan her türlü rezilliği sergileyen Yunanlılar, çok sayıda silah, cephane, araç ve gereçlerini Anadolu’da bırakarak, binlerce evladını bir hayal uğruna Anadolu topraklarına gömerek topraklarımızı terk eder.
Ulucami'yi kilise haline getirmeye çalışan ve mezalimin elebaşlarından olan Manisa Metropoliti yakalanarak yargılanır, üç ay sonda da asılarak idam edilir. Manisa’yı yaktıran Albay Bagorci, 9 Eylül'de İzmir' de esir alınır.
Hüsnüyadis, Manisa işgal edilmeyecek diyerek halkı oyalayan ve işgalcileri törenle karşılayan bir soysuzdur.
Bu kişi, 8 Eylül 1922’de Yunan güçleri ile birlikte Manisa’yı terk eder ve Yunanistan’a gider. Hüsnü olan ismi Hüsnüyadis’e dönüşür. Yunan istihbaratının emrine girer. Yunan Milli Bankasından maaş alır. Arkasından, üçte ikisi yanmış ve enkaz haline gelmiş bir Manisa bırakır.

Hiç yorum yok :